Dinde reform yapmak isteyenler ve mezhepsizler çok ileri giderek, “Kur’ân varken sünnete ihtiyaç yok!” diyorlar. Böylece hadîs-i şerîfleri inkâra kalkışıyorlar. Hâlbuki Kur’ân-ı kerîmin birçok yerinde, “Allaha ve Resûlüne tâbi olun! İtaat edin!” buyuruluyor.
Bununla ilgili 3 âyet-i kerîme meali şöyledir:
“Allaha ve O’nun ümmî nebî olan Resûlüne iman edin! Ona tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız.” [Araf 158]
“De ki: Allaha ve Resûlüne itaat edin! [İtaat etmeyip] yüz çevirenler [kâfir olanlar], bilsinler ki, Allah, kâfirleri sevmez.” [Âl-i İmran 32]
“Allah ve Resûlüne itaat edin.” [Enfal 1]
Niçin, “Yalnız Allaha itaat edin” denmiyor da, “Allaha ve Resûlüne itaat edin!” buyuruluyor? Resûlullahın bildirdiklerine uymak, haram ettiklerinden kaçmak, emrettiklerine tâbi olmak için böyle buyuruluyor.
Bir hadîs-i şerîfte de buyuruluyor ki:
“Peygamberin haram kılması, Allahın haram kılması gibidir.” [Tirmizi]
Yalnız Allahü teâlâya değil, Resûlüne de itaat edilmesi emrediliyor:
“Resûle itaat eden, Allaha itaat etmiş olur.” [Nisa 80]
Demek ki, Resûlullahın hadîs-i şerîflerine uymak, Allaha uymaktan başka değildir. Resûlullahtan sonra, âlimlere de uymak lâzımdır.
“Ulema, enbiyanın vârisidir.” [Tirmizi]
Âlimlerin sözleri dinde senet ki, Kur’ân-ı kerîmde onlar övülüyor:
“Verdiğimiz bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.” [Ankebut 43]
“Bilmiyorsanız âlimlere sorun.” [Nahl 43]
“Allahtan en çok korkan âlimlerdir.” [Fatır 28]
Peygamberlerin vârislerine dil uzatmak da, vârisin sahibi olan Peygambere dil uzatmak olur.
|