Ayagındaki Ok
Resûlullahın sevgili dâmâdı hazreti Alî “radıyallahü anh ve
kerremallahü vecheh” namâza durunca, dünyâ yıkılsa haberi
olmazdı.
Söyle anlatılır: Bir harbde hazret-i Alînin “radıyallahü anh”
mubârek ayagına bir ok gelip, kemige kadar saplanmısdı. Oku
asılıp çekemediler. Doktora gösterdiler. Doktor: (Sana aklı gideren,
bayıltan ilâc vermeli ki, ancak o zemân ok ayagından çekilir.
Yoksa, bunun agrısına tahammül edilemez) dedi. Emîr-ulmü’minin
hazret-i Alî “radıyallahü anh”: (Bayıltıcı ilâca ne lüzûm
var. Biraz sabredin, namâz vakti gelsin, namâza durunca
çıkarın) buyurdu. Namâz vakti geldi. Hazret-i Alî namâza basladı.
Doktor da hazret-i Alî efendimizin mübârek ayagını yarıp
oku çıkardı. Yarayı sardı. Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, namâzını
bitirince doktora: (Oku çıkardın mı?) buyurdu. Doktor:
(Evet çıkardım) dedi. Hazret-i Alî “radıyallahü anh”: (Hiç farkına
varmadım) buyurdu.
Bunlarda sasılacak ne var! Nitekim Yûsüf aleyhisselâmın
güzelligi karsısında Mısr kadınları hayrân olup, kendilerini öyle
unutmuslardı ki, ellerini kesdiklerinden haberleri olmamısdı.
Eger Allahü teâlânın huzûru, kendi sevgililerini, kendilerinden
haberi olmayacak bir hâle getirirse, buna niçin sasılsın?
Mü’minler de vefât ânında Resûlullah efendimizi görüp, ölüm
acısını duymayacaklardır.