Farz, Allahü teâlânın yapılmasını istedigi kesin emridir. Bir
ibâdetin farzları yerine getirilmedikçe, o ibâdet sahîh, dogru olmaz.
Namâz kılarken, oniki sartı yerine getirmek farzdır. Bu
farzların yedisi namâzın dısında, besi de içindedir. Dısındaki
farzlara (Sartlar) denir. Içindekilere de (Rüknler) denir. [Ba’zı
âlimler, tahrîme tekbîrinin, namâzın içinde oldugunu söylemislerdir.
Bunlara göre, namâzın sartları da, rüknleri de, altı olmakdadır.]
A) Namâzın Dısındaki Farzlar (Sartları):
olanın da gusl etmesidir.
ve namâz kılacagı yeri, kaba ve hafîf necâsetden ya’nî dînimizde
necs (pis) sayılan seylerden temizlemekdir. (Meselâ; kan, idrâr,
alkol gibi maddeler, dînimizde pis sayılmakdadır).
örtmek, Allahü teâlânın emridir. Mükellef olan, ya’nî âkıl ve
bâlig olan insanın, namâz kılarken açması veyâ her zemân baskasına
göstermesi ve baskasının da bakması harâm olan yerlerine
(Avret mahalli) denir. Erkegin avret yeri, göbeginden dizi
altına kadardır. Kadınların ise, yüz ve ellerinden baska her yeri
avretdir.
kıblesi, Mekke-i mükerreme sehrinde bulunan
(Kâ’be)nin arsasıdır. Ya’nî yerden arsa kadar o bosluk kıbledir.
5- Vakt: Namâzı, vaktinde kılmakdır. Ya’nî namâzın vaktinin
girdigini bilmek ve kıldıgı namâzın vaktini kalbinden geçirmekdir.
6- Niyyet: Namâza dururken kalb ile niyyet etmekdir. Yalnız
agız ile söylemeye niyyet denmez. Namâza niyyet etmek demek,
ismini, vaktini, kıbleyi, cemâ’at ile kılınıyorsa imâma uymayı,
kalbden geçirmek demekdir. Niyyet, baslama tekbîri söylenirken
yapılır. Tekbîrden sonra edilen niyyet, geçerli degildir
ve o namâz kabûl olmaz.
7- Tahrîme tekbîri: Namâza dururken (Allahü ekber) demekdir.
Bu baslama tekbîrine (Iftitah tekbîri) de denir. Baska
kelime söylemekle, tekbîr alınmıs olmaz.
B) Namâzın Içindeki Farzlar (Rüknleri):
Namâza durunca yerine getirilecek bes farz vardır. Bu bes
farzdan her birine (Rükn) denir. Namâzın içindeki farzlar sunlardır:
1- Kıyâm: Namâza baslarken ve kılarken ayakda durmak
demekdir. Ayakda duramayan hasta, oturarak kılar. Oturarak
kılamayan yatarak îmâ ile kılar. Sandalyede oturarak namâz
kılmak câiz degildir.
2- Kırâet: Agızla okumak ma’nâsına gelir. Namâzda,
Kur’ân-ı kerîmden sûre veyâ âyet okumakdır.
3- Rükü’: Kırâetden sonra, elleri dize koyup egilmekdir. Rükü’da,
en az üç kerre (Sübhâne rabbiyel-azîm) denir. Dogrulurken (Semi’allahü limen hamideh) denir. Dogrulunca da, (Rabbenâ lekel-hamd) denir.
4- Secde: Rükü’dan sonra yere kapanmak demekdir. Secde,
arka arkaya iki kerre elleri, alnı ve burnu yere koyup kapanmakdır.
Her bir secdede en az üç kerre (Sübhane rabbiyel-a’lâ)
denir.
5- Ka’de-i ahîre: Son rek’atde (Ettehıyyâtü)’yü okuyacak
kadar oturmakdır. Buna (son oturus) da denir.
Namâzın büyük bir is ve ibâdetlerin en önemlisi oldugu, sartlarının
bu kadar çok olmasından anlasılmakdadır. Ayrıca, vâcibleri,
sünnetleri, müstehabları, mekrûhları, müfsidleri de bunlara
eklenirse, kulun Rabbinin huzûrunda nasıl bulunacagı, nasıl bulunması
lâzım geldigi anlasılır. Kullar, âciz, güçsüz, zevallı birer
mahlûkdurlar. Her nefesde, kendisini yaratan, Allahü teâlâya
muhtâcdırlar. Namâz kula aczini bildiren bir ibâdetdir.
Iste bu kitâbımızda bu bilgiler sırası ile anlatılacakdır.
=> NAMÂZ KILMAK
=> NAMÂZ ÇESIDLERI
=> Namâz Kimlere Farzdır?