İMÂM-I ÂZAM EBÛ HANİFE
Ehl-i sünnetin amelde 4 hak mezhebinden biri olan Hanefî Mezhebinin kurucusudur. Mutlak müctehiddir. İsmi Numan’dır. Babası Sabit, Hazret-i Ali ile görüşmüş, zürriyeti için duâ almıştır. Ebû Hanife, hakiki Müslümanların babası demektir. Yoksa Hanife isimli bir kızı yoktur. Hicrî (80-150) milâdî (699-767) seneleri arasında Kûfe ve Bağdat’ta yaşadı. Bağdat'ta şehit edildi.
Önce İmâm-ı Şabî'den kelâm ve münazara ilmini çok iyi öğrendi. Sonra Hammâd bin Ebî Süleyman’dan fıkıh öğrendi. 28 yıl derslerine devam etti. Bir yandan da insanların inancını bozmakta olan sapık fırkalarla mücadele etti.
Ehl-i beytten Zeyd bin Ali ve Muhammed Bakır’dan ilim öğrendi. Tasavvuf ilmini Câfer-i Sâdık’tan alarak yüksek derecelere kavuştu. Fıkıhdaki çok geniş bilgisini ve hele kıyasdaki harikulâde kuvvetini, zühd ve takvadaki, hilm ve salahdaki akıllara hayret veren üstünlüğünü bildiren kitaplar sayılamayacak kadar çoktur. Bugün Müslümanların yarıdan fazlası Hanefî Mezhebi'ne göre ibâdet etmektedirler.
KESKİN ZEKÂSI: Hazret-i İmâm, birgün otururken bir kimse geçti. Onun için şöyle buyurdu: - Bu kimse gariptir, muallimdir ve koynunda tatlı vardır.
Orada bulunanlar geçeni çağırıp sordular. Aynen İmâmın dediği gibi çıktı. İmâma nasıl bildiğini sordular. Buyurdu ki: - Onu sağına soluna bakarken hâlinde değişmeler olduğunu gördüm. Anladım ki bu memleketin yabancısıdır. Yanına çocuklar gelince onlara dikkatlice baktığından muallim olduğunu anladım. Koynuna sinekler giriyordu. Bundan da koynunda tatlı olduğunu anladım.