Ana Sayfa
Video
Galeri
♦♦►Haber
Bütün Gazeteler
Köşe Yazarları
Net Gazete
♦♦►Tarih
Prof.Dr.Ekrem Bugra Ekinci
Tarih Ansiklopedisi
Türk Âlemiyiz
♦♦►Sağlık-Yemek
Sağlık
Pratik Bilgiler
Hekimce.com
Bitkilerin FAYDALARI
♦♦►Dini
Sohbet
E-kitap
Duâlar
Ilahiler
İlahi dinle
Hikâyeler
Menkîbeler
Osman Ünlü
Silsile aliyye
HuzuraDogru.Tv
Sûreler Ve Dûalar
Internet Radyonuz
Kıyâmet Alâmetleri
Muhammed Aleyhisselamın Hayatı
=> Mübarek Nuru
=> Dünyaya Teşrifleri
=> Mübarek Emanet
=> Gençliği ve Evlenmesi
=> Biseti ve Daveti
=> İlk Müslümanlar
=> Habeşistana Hicret
=> Habeşistana İkinci Hicret
=> Hüzün Yılları
=> Miraç Mucizesi
=> Hicret
=> Medine-i Münevvere Devri
=> Bedir Gazası
=> Hazret-i Fatıma'nın Evlenmesi
=> Beni Nadir Yahudileri
=> Fatıma Binti Esed'in Vefatı
=> Reci Vakası
=> Beni Mustalik Gazası
=> Beni Kureyza Yahudileri
=> Hudeybiye Sulhnamesi
=> Davet Mektupları
=> Hayberin Fethi
=> Umret-ül Gaza Seferi
=> Mute Gazası
=> Mekke'nin Fethi
=> Huneyn Gazası
=> Tebük Seferi
=> Veda Haccı
=> Vefatı
=> Hilye-i Saadet
=> Âlemlerin Rahmeti
=> Bazı Mucizeleri
Esma-i Hüsnâ (Anlamlari)
Esma-i Hüsnâ (Faydalari)
Yazar Ömer Çetin Engin
♦♦►Eğlence
Tavsiyeler
Kare Bulmaca
Serbest Yazılar
Enteresan Bilgiler
Biliyor Musunuz ??
Eğitici Oyunlar(Fransizca)
♦♦►Diğerleri
Sesli Tiyatro
İllerimiz
Sitemap
 

.

Umret-ül Gaza Seferi

 
  Umre için çıktılar
  Lebbeyk, Allahümme lebbeyk!
  Çekilin ey müşrikler!
  Mekke içten fethedildi
 


Umre için çıktılar

Bir sene geçmişti ki, Hudeybiye sulhünden,
Ve kurban bayramına, bir ay zaman var iken,

Peygamber efendimiz, emretti Eshabına:
Ki, hemen başlasınlar umre hazırlığına.

Lüzumlu hazırlığı yapıp tamamladılar.
Yanlarına, kurbanlık yetmiş deve aldılar.

Muhammed bin Mesleme hazretlerinin dahi,
Emrine, Sahabeden verildi yüz süvari.

Onlar da, yanlarına, ok kılıç, zırh ve mızrak,
Ve daha bunlar gibi harpte kullanılacak,

Silahları alarak, önden yola çıktılar.
Zira bu müşriklere güvenilmezdi zinhar. 

Eshabdan bazıları, dedi: (Ya Resulallah!
Hani almayacaktık yanımıza hiç silah?

Sırf kınına sokulmuş kılıçla gidecektik.
Zira Hudeybiye’de böyle sözleşmiş idik.)

Cevaben buyurdu ki o Server-i kâinat:
(Biz bunları, Harem’e sokmayacağız fakat.

Bize bir saldırıda bulunurlarsa onlar,
Elimizin altında bulunsun bu silahlar.)

Velhasıl Resulullah, Medine’de hem yine,
Ebu Zer Gıfari’yi, vekil koydu yerine.

İki bin sahabiyle, o şerefli Peygamber,
O gün yola çıktılar, Mekke’ye hep beraber.

Eshabı, bir heyecan kaplamış idi gayet.
Zira edeceklerdi yurtlarını ziyaret.

Resulullah uğrunda bırakıp geldikleri,
İslam’ı yaymak için, hemen terk ettikleri,

Ev ve ocaklarını göreceklerdi zira.
Bu, sevinç ve heyecan vermiş idi onlara.

Yıllardır gözlerinden yaş değil, kan akıtan,
Ve onlara, her türlü eza ve cefa yapan,

Kâfirlere, gösterip İslam’ın şerefini,
Hayran kılacaklardı, Kureyş müşriklerini.

Belki de bunu gören müşrikler, bu sebeple,
Şerefleneceklerdi hep imana gelmekle.

Velhasıl Sahabeden Medine’de kalanlar,
Resulü, tekbirlerle o gün uğurladılar.

Zülhuleyfe denilen mevkiye gelince tam,
Durdu ve ihram giydi, Resul aleyhisselam.

Şanlı sahabiler de oldular Ona tâbi.
Beyazlara büründü, Resul ve her sahabi.

Ve telbiye yaparak yola devam ettiler.
Tekbir sedalarıyla gökleri inlettiler.

Muhammed bin Mesleme, teçhizatlı olarak,
Mekke’ye yaklaşınca, korkuya kapıldı halk.

Baktılar ki bir birlik, silahla gelmişlerdir.
Korku ile yaklaşıp, dediler ki: (Bu nedir?)

Dedi: (Askerleridir bunlar Resulullahın.
Allah izin verirse, onlar da gelir yarın.)

Dönüp, Mekkelilere bunu haber verdiler.
Onlar da bunu duyup, savaş var zannettiler.

İşin hakikatini öğrenmek maksadiyle,
Bir heyet tertib edip, gönderdiler Resule.
 


Lebbeyk, Allahümme lebbeyk!

Peygamber efendimiz, ikibin sahabiyle,
Mekke’ye yaklaştılar hem de silahlarıyle.

Burası, (Batn-ı ye’cec) dedikleri bir yerdi.
Sahabiler, buradan Mekke’yi görürlerdi.

Silahların hepsini bırakarak bu yere,
Nöbetçiler koydular, hem beklemek üzere.

Resulün, silahlarla Mekke’ye gelişini,
Gören Kureyşlilerin, korku sardı içini.

Peygamberimiz ile, bunu görüşmek için,
Kureyş’in bir heyeti Resule geldi ilkin.

Dedi ki: (Ya Muhammed, geçen sene bu yerde,
Bir andlaşma yapmıştık, malum Hudeybiye'de.

Bizler onun hükmüne sadık kaldık harfiyyen.
Muhalif harekette bulunmadık katiyen.

Yani bir ihanette bulunmadık size biz.
Buna rağmen siz niçin silahlarla geldiniz?

Halbuki Hudeybiye andlaşmasına göre,
Hiç silahsız gelmeniz lazım idi bu yere.)

O Server buyurdu ki: (Çocukluğumdan beri,
Hep sözümde durmakla tanırsınız siz beni.

O sözümüzde dahi duruyoruz yine biz.
Harem’e, silahlarla elbette ki girmeyiz.

Silahları, burada bırakıyoruz bakın.
Ama istiyorum ki, dursunlar bana yakın.)

Onlar, Resulullahtan bunları işitince,
O korkudan kalbleri rahatladı iyice.

Dediler: (Biz sadece, doğruluk gördük senden.
Ve sana yakışan da, ahde vefadır zaten.)

Heyet geri gelerek, bunu haber verince,
Kureyş müşrikleri de sevindiler bir nice.

Resulullah ve Eshab, Kâbe’ye gelecekti.
Tavaf yapıp, develer kurban edeceklerdi.

Sahabe-i kiramın ve Peygamberimizin,
Bu mesut anlarına şahid olmamak için,

O Mekke müşrikleri, kin ve haset ederek,
Hep dağlara çıktılar, Mekke’yi terk ederek.

Peygamber efendimiz, kurbanlık develeri,
Önden, bir sahabiyle sürüverdi ileri.

Daha sonra kendisi ve şanlı sahabiler,
Mekke şehrine doğru, birlikte yürüdüler.

Cümle Eshab-ı kiram, sevinçten coşmuşlardı.
Peygamber-i zişânı ortaya almışlardı.

Resulullah, Kusva nam devesinin üstünde,
Nur saçan güneş gibi geliyordu o günde.

Eshab da geliyordu, toplu yıldızlar gibi.
O gün, ne ihtişamlı manzaraydı ya Rabbi!

Hepsi (Lebbeyk!) diyerek, telbiye yapıyordu.
Tekbir sedalarıyle yer ve gök inliyordu.

O gün, her sahabinin (tekbir) vardı dilinde.
Bir de Allah sevgisi vardı gönüllerinde.

Adım adım Kâbe’ye yakın geliniyordu.
Yaklaştıkça, heyecan bir misli artıyordu.

Bir ağızdan söylenen telbiye sesleriyle,
Mekke seviniyordu Eshabın gelmesiyle.
 
 
Çekilin ey müşrikler!

Peygamber efendimiz, Sevgili Eshabiyle,
Şehre giriyorlardı, tekbir sedalarıyle.

Kâbe’yi ziyaret ve tavaf yapacaklardı.
Müşriklerde hayranlık uyandıracaklardı.

Nitekim onlar bakıp, Sahabe-i kirama,
Kalblerinde bir meyil hissettiler İslam’a.

Sonunda Resulullah onlara galip geldi.
Ve o gün, kalblerinden onları fetheyledi.

Darünnedve denilen bir mahalde, müşrikler,
Çoluk çocuklarıyla yollara dizilmişler,

Sevgili Peygamberle, yüksek sahabileri,
Seyredip, hayranlıkla doluyordu kalbleri.

Kusva’nın yularını, şair-i Nebi olan,
Abdullah bin Revaha tutuyordu ki o an,

Ağır adımlar ile ve vakarlı olarak,
Yürürdü, şu şekilde beyitler okuyarak:

(Ey kâfirler, çekilin Peygamberin yolundan!
Ki, Allahü teâlâ gönderdi Ona Kur’an.

Vardır Onun dininde hep iyilik ve hayır.
Ona inananlara ebedi Cennet vardır.

O, gerçek Peygamberdir, kabul ettik gönülden.
Biz bu yola baş koyduk, hiç korkmayız ölümden.

Ey müşrikler, Kur’anı inkâr ettiğinizde,
Nasıl patladı ise, darbeler beyninizde,

Onun manasına da, inanmazsanız eğer,
İner aynı şekilde, başınıza darbeler.)

Hazret-i Ömer Faruk bunları işitince,
İkaz etmek istedi, Abdullah’ı şöylece:

(Sen Resulün önünde, Kâbe’ye giriyorsun.
Nasıl böyle şiirler söyleyebiliyorsun?)

Lakin Peygamberimiz, buyurdular ki ona:
(Ya Ömer, mani olma onun okuduğuna.

Yeminle söylerim ki, müşriklere, bu sözler,
Ok’tan daha çabuk ve daha çok tesir eder.)

Sonra da Abdullah bin Revaha’ya hitaben,
Buyurdu: (Ey Abdullah, devam et yine aynen.)

Ona izin verince Resul aleyhisselam,
Hazret-i Abdullah da şöylece etti devam:

(Allahü teâlâdan başka yoktur bir ilah.
Yoktur asla şeriki, la ilahe illallah.

Odur Müslümanların askerine güç veren.
Ve Odur kâfirleri dağıtıp mağlub eden.)

Velhasıl Resulullah Beytullaha girdiler.
Ve sağ omuzlarını, biraz açıverdiler.

Teninin güzelliği, gözleri alıyordu.
Sevgili Eshabına dönüp şöyle buyurdu:

(Kendinizi küffâra gayet güçlü ve zinde,
Gösterin ki, Rabbimiz affeylesin sizi de.)

Bu emir üzerine, bilcümle sahabiler,
Hepsi, sağ omuzunu derhal açıverdiler.

Heybetli bir şekilde, hızlı hızlı bu defa,
Kâbe’nin etrafında başladılar tavafa.

Hacer-ül esved ile, hem Rükn-ü yemani’nin,
Arasını, yavaşça yürüdüler velakin.


Mekke içten fethedildi

Peygamber efendimiz ve şanlı sahabiler,
Beytullahı, üç defa, önce tavaf ettiler.

Ve sağ omuzlarını, hepsi açık tutarak,
Yürürlerdi çok güçlü ve heybetli olarak.

Müşrikler de onları, hem seyrediyorlardı.
Hem de bu hallerine, hayret ediyorlardı.

Zira Müslümanların, gidince oralara,
Çok zayıf düştükleri söylenmişti onlara.

Medine’nin havası güya iyi değilmiş.
Bu yüzden sıhhatleri hemen bozuluvermiş.

Yıllardır böyle sözler işitmişlerdi onlar.
Şimdiyse tam tersini görünce şaşırdılar.

Velhasıl tavafların, geri kalan dördünü,
Ağır ağır yaptılar Müslümanlar o günü.

Tavaftan sonra dahi, makam-ı İbrahim’de,
İki rekat bir namaz kıldılar hep birlikte.

Sonra Safa ve Merve arasında hem dahi,
Yürüyüp, yedi defa sa’y yaptı her sahabi.

Getirilen kurbanlık develeri kesip hem,
Sonra tıraş ettirdi başını Fahr-i âlem.

Henüz yere düşmeden, mübarek saç kılları,
Müslümanlar, havada kapıştılar onları.

Sahabe-i kiram da, Onun gibi yaparak,
Hepsi tıraş oldular, Ona tâbi olarak.

İşte Resulullahın, bundan bir sene önce,
Gördükleri o rüya, gerçekleşti böylece.

Bu umre ziyareti, artık sona ermişti.
Ve öğle namazının, ezan vakti gelmişti.

Peygamber efendimiz, Bilal-i Habeşi’ye,
Emir verdi: (Kâbe’de bir ezan oku!) diye.

Resulün müezzini, ifa etti bu emri.
Adeta çalkalandı ezanla Mekke şehri.

Eshabın, senelerdir bekledikleri bu an,
Gelmiş ve Beytullahta okunuyordu ezan.

Bilal-i Habeşi’nin sedası, dalga dalga,
Mekke ufuklarından yayıldı uzaklara.

Eshab da huşu ile onu dinliyorlardı.
Ve hepsi, yavaş sesle tekrar ediyorlardı.

Ezanı müteakip, imam oldu o Server.
Namazı, cemaatle kılıp eda ettiler.

Resulullah Ebtah’da bir çadır kurdurmuştu.
Eshab da, etrafında birer çadır kurmuştu.

Üç gün, bu çadırlarda ikamet eylediler.
Namaz vakitlerinde bir araya geldiler.

Diğer vakitler ise, dolaşıp haneleri,
Akraba ziyareti yaparlardı her biri.

İslam’ın bahşettiği o güzel ahlak ile,
Örnek oluyorlardı müşriklere haliyle.

Müşrikler, hayranlıktan içleri erimişti.
Üç günde, sanki Mekke, içten fethedilmişti.

Üç gün müddet bitince, emreyledi o Server.
Dönüş için derlenip toplandılar bu sefer.

Âlimler buyurur ki iş bu sefer hakkında:
(Mekke, bu umre ile fethedildi aslında.)





 
Bu websitesinin sahibi "Top liste" ekstrasını daha aktive etmemiş!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol