Ana Sayfa
Video
Galeri
♦♦►Haber
Bütün Gazeteler
Köşe Yazarları
Net Gazete
♦♦►Tarih
Prof.Dr.Ekrem Bugra Ekinci
Tarih Ansiklopedisi
Türk Âlemiyiz
♦♦►Sağlık-Yemek
Sağlık
Pratik Bilgiler
Hekimce.com
Bitkilerin FAYDALARI
♦♦►Dini
Sohbet
E-kitap
Duâlar
Ilahiler
İlahi dinle
Hikâyeler
Menkîbeler
Osman Ünlü
Silsile aliyye
HuzuraDogru.Tv
Sûreler Ve Dûalar
Internet Radyonuz
Kıyâmet Alâmetleri
Muhammed Aleyhisselamın Hayatı
Esma-i Hüsnâ (Anlamlari)
Esma-i Hüsnâ (Faydalari)
Yazar Ömer Çetin Engin
=> Sıkıntınmı Var Oku Geçer
=> Bir Ateistin Hidayeti (1)
=> Bir Atesitin Hidayeti (2)
=> Bir Ateistin Hidayeti (3)
=> Bir Ateistin Hidayeti (4)
=> Bir Ateistin Hidayeti (5)
=> Kainatta zerre bile değiliz
=> sADAKta çok ok var
=> Sevgili Peygamberim (sallallahü aleyhi ve sellem)
=> KİM AKILLI
=> ZORU GÖRÜNCE...
=> HER SENE BİR DAİRE ALIYORDU...
=> Bu dünya rahatlık yeri değil
=> KAFAM BOZUK DİYORSAN
=> KALP (SAHTE) PARA...
=> EVLAT ACISINI BAĞRINA BASMAK
=> O'na beslediği aşk
=> Cennet yolunun yolcuları
♦♦►Eğlence
Tavsiyeler
Kare Bulmaca
Serbest Yazılar
Enteresan Bilgiler
Biliyor Musunuz ??
Eğitici Oyunlar(Fransizca)
♦♦►Diğerleri
Sesli Tiyatro
İllerimiz
Sitemap
 

.

Bir Atesitin Hidayeti (2)

Bir Ateistin Hidayeti (2)
 
(Papağan roman yazabilir mi…)

- Şöyle... Yani hiçbir gücün yaratamayacağı kadar karmaşık, detaylı ama içinde düzen barındıran bir kainat... Bunu hiçbir güç yaratamıyor ona göre... Ama güçsüz ve bilinçsiz bir şey oluşturabiliyor... Onu iddia ediyor adam... Ve buna da tesadüf deniyor onlara göre...
- Bence olabilir...
 - Yani 150 milyar yıldızdan oluşan şu samanyolu galaksimizdeki yüz elli milyar yıldız şaşmadan yolunda, yörüngesinde yüzebiliyor tesadüfen...
- Olabilir...
- Şaşkınım diyebileceğim sana... Dünya güneş çevresinde dönerken milim olsun içeri veya dışarı savrulmuyor... İçeri yanaşsa ısınacak, dışarı gitse donacak... Ama öyle milimetrik bir yörüngede ve boşlukta asılı yüzüyor ki hiç değişmiyor... En ideal yörünge... Bu da tesadüf mü sence...
- Ben tesadüfle açıkladıktan sonra istediğin kadar örnek verirsin Çetin... Ben niye tesadüf olmasın diye sorarım sana...
- Bu neye benziyor biliyor musun… Yani şuursuz, bilinçsiz bir şeyle bu komplike sistemin oluşabileceğini iddia etmek..
- Neye
- Hawkings ve onun gibiler için veriyorum bu örneği… Bunlar benzetmek gibi olmasın, bir romanın bilinçli ve plan sahibi bir insan tarafından yazılabileceğini kabul etmezler… Ama bilinçsiz bir papağan tarafından yazılabileceğine inanırlar…
Bu örnekten sonra da ısrarcı mısın… Yani her şey tesadüf ve o yüzden Allah yok sana göre öyle mi...
- Evet öyle düşünüyorum...
- Her şey tesadüfen var oldu diyorsun…
- Evet…
- Peki tesadüfen Allah olamaz mı...
Şaşkındı... İlk şok... Rabbimin ismini tesadüfle zikretmek ağır gelmişti bana ama bir kulunun hidayeti söz konusuydu ve onu onun iyiliği için onun silahıyla karşılamak zorunda kalmıştım...
Sonra da ekledim, - Bununla birlikte bütün bu sistemler ve hiçbir şey tesadüf değildir. Hepsi hesaba, kitaba uygundur dedim…
- Olabilir tabi, diyebildi...
 
Ama ses tonu ilk konuşmalarındaki kadar gür çıkmadı bu sefer... Kendi içinde ummadığı bir soru işareti açılmıştı... Fikir namusu da olduğundan körü körüne altta kalmamak için 'hayır' diyemedi... Öyle ya tesadüf ihtimali ağaca, ota, kediye köpeğe verilebiliyorsa… Zaten bu konuda anlaşmıştık...
- Peki doğru ama niye bu acılar yaşanıyor dünyada... Allah herkesi Cennet'e koysaydı... Herkes mutlu olsaydı... Niye bu çileli hayat...

BİR ANDA ORTADAN KAYBOLDU...

- Senin paran var mı...
- Var evet...
- Bunu istediğin gibi kullanabilir misin
- Elbette...
- Biri gelip bu paranı şöyle kullanma, böyle kullan, bunu yapma, şunu yap dese... Tavrın ne olur...
- Bunu tavsiye şeklinde söylerse kafama uyarsa alırım...
- Yok sanki kendi parasıymış gibi sana emir ediyor diyelim...
- Öyle şey olmaz... Benim parama karışamaz tabi...
- Evet karışamaz... Çünkü senin paran senin mülkün... İşte bütün mahluklar da Allahü tealanın mülküdür... Mülkünü dilediği gibi kullanır... Kullar hikmetini anlayamaz... Sen herkesi Cennet'e koysaydı diyorsun... O öyle dilemedi... Adalet eyledi... İmtihan yeri yarattı... Peygamberler gönderdi... Neden razı olup olmadığını bildirdi... Belli süre verdi... Dinini duymayanlara da azap etmeyecek... Bunu da bildirdi...
- Ben de bunlara ne gerek vardı, herkesi Cennet'e koysaydı diyorum... Onun için zor değildi ki bu...
- Mülkünü öyle kullanmak istemedi. Elbette Allah bunu dilese yapardı. Ama mülkün sahibi o... Kimse bir şey diyemezdi... Peki ben sana farklı bir soru sorayım o halde...
- Tabi...
- Ya bütün kullarını hiç imtihana tutmadan Cehennem'e koysaydı...
Şaşkındı yine... Bunu hiç düşünmemişti belli ki... Devam ettim onurunun zedelenmemesine dikkat ederek...
- Öyle de yapmadı... Cevapları belli imtihan soruları sordu bir yerde Rabbimiz... Ama kulları teşekkür etmek dururken soruları cevaplama tenezzülü bile göstermiyorlar...
- Bu insanların yaptıklarını gördükçe sistem böyle olmamalı diyorum kendi kendime... Madem bir güç yarattı kainatı niye oluyor bu pislikler... Niye bu kadar kötü insan var… Var dediğin Allah (haşa) bunları görmüyor mu…
- Allah bunları istemiyor ama… Orayı atlıyorsun... Onun istediklerini insanlık yapsa bunların hiçbiri olmazdı... Olmadığı zaman dilimleri de yaşadı insanlık... Uzaklaştıkça sapıttılar bu güzellikten... Bunlar kafir de oldu, dinini bilmeyen müslümanlar da oldu...
Kullarının yaptığından haberdar olduğunu ve hesap gününün geleceğini Allah da bildiriyor… 'İnsanların yaptıklarıyla denizde ve karada fesat hasıl oldu. Her şey bozuldu…' buyuruyor… 'Sizleri abes olarak, oyuncak olarak mı yarattım diyorsunuz. Bana döndürülmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz…' diyerek kulların yaptıklarını soracağını bildirdi…
- Bunlara öfkem belki de... Kimseyle böyle dertleşmemiştim yıllardır... İyi oldu... Çetin öyle bir haldeyim ki sanki E5'te bir tahta bilyalıdayım... Etrafımdan vızır vızır arabalar geçiyor. Ne sağa, ne sola kıramıyorum direksiyonu... Bir kırarsam parça parça olmak beni bekliyor...
Acıyordum haline… Belli ki insanlardan gördüğü ve iğrendiği tavırlarla bu korkunç yola kırmıştı bilyalısının direksiyonunu… İçimden geçenleri ona söyleyemiyordum… 'Herkes seni üzenler gibi değil… İyi insanlar da var bu toplumda…' demek istiyordum ama kabul edecek halde değildi... Ona acımakla birlikte her an kaybedecek olmanın endişesi de vardı içimde… Belli mi olur, bir anda gurur meselesi yapabilirdi bazı şeyleri ve kopabilirdi benden… İşte buna yapabilecek bir şeyim yoktu…
Bir müddet yollarımız kesişmez oldu gece dönüşlerinde… Endişem her geçen gün arttı… Nerelerdeydi bu çocuk…

O'NUN HOCASI ALLAHÜ TEALADIR...

Telaşım gittikçe acıya dönüştü...
Yoksa farkında olmadan onu sıkmış mıydım... Yıllarca kabullendiği şeyin tersiyle karşı karşıya gelmişti şimdi... Bir fikir savaşı vermekten kaçmış mıydı yoksa...
Yoluma artık çıkmaması bu yüzden miydi...
Çok şükür bu endişelerimde kendi dünyama yarayacak bir şey yoktu... Ama yine de endişelenmekten kendimi alamıyordum...
Birkaç gece sonra yine karşılaştık nihayet...
Yine salına salına yürüyordu az ötemde...
Beni nasıl karşılayacaksa işte o tavır sorularımın cevabı olacaktı...
Bülent açık konuşan bir çocuktu...
Bu sebeple içimdeki sorular birazdan cevabını bulacaktı...
Hem ertelemenin de ne faydası vardı...
Seslendim yine...
Geriye döndü ve yüzünde bir tebessüm belirdi...
Hatırımızı sorduk birbirimize...
Mesai saatlerinin kısa bir süre için değiştiğinden o sebeple görüşemediğimizden bahsetti... Rahatlamıştım...
Tavır ve davranışları içtendi... Riyasız ve maskesiz...
- Bu birkaç gün konuştuklarımızı düşündüm Çetin... İyi oldu bir yerde...
- Neler oluştu dünyanda...
- Bilemiyorum... Ya bütün bu uğraşmalar boşunaysa...
- Hangi uğraşmalar...
- İşte dini uygulamalar...
- Bu sözün bak aklıma ne getirdi şimdi... Bir gün bir dehri... Yani bugünkü söylenişiyle bir ateist Hazreti Ali efendimizle karşılaşmış... 'Siz bu kadar namaz kılıyorsunuz, oruç tutup aç susuz kalıyorsunuz, bu kadar eziyet çekiyorsunuz... Ama Allah, ahiret diye bir şey (haşa) yok ki... Boşuna uğraşıyorsunuz...' demiş...
Hazreti Ali de onun anlayacağı şekilde enfes bir cevap vermiş...
'Diyelim ki senin dediğin doğru. Ben bu dünyada biraz sıkıntı çekmiş olacağım... Ama benim dediğim doğru ise ki doğru; sen sonsuz olarak azap göreceksin... Hangimizinki akıllı bir iş...'
- ...
- Yani yüce imam, hangimizin aldığı risk daha büyük, demeye getirmiş...
Akıl tek başına Rabbimizi bulabilse tanıyabilseydi haşa Peygamberlerin gönderilmesi lüzumsuz olurdu...Onun için Sevgili Peygamberimizi 'sallallahü aleyhi ve sellem' iyi tanıyan böyle şüphelere düşmez... Çünki O'nu yetiştiren Allah'tır... O Allahın elçisidir... Bütün ölçüler Efendimizde mevcuttur...
- Hazreti Muhammed... Sadece ismini biliyorum... Birkaç sözünü bir de...
Efendimizin ismini saygıyla anması beni çok sevindirmiş ve umutlandırmıştı... Devam ettim... Bu arada kalbimde bir şeyler olmaya başladı...

(devam edecek)

-Ömer Çetin Engin-

omercetin@saatlimaarif.com
omer.cetin@tg.com.tr


 
Bu websitesinin sahibi "Top liste" ekstrasını daha aktive etmemiş!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol